20 Aralık 2007 Perşembe

Komşu Fırın (Söğütlüçeşme-Kadıköy ve Nişantaşı)


Sıradışı, orijinal, kaliteli ürünleri bulabileceğiniz, yine orijinal ve hoş dekoru olan modern fırın-pastahane. Söğütlüçeşme cami sırasında ve Nişantaşı Amerikan Hastanesi sırasında birer dükkanı var. Franchisee usulü dükkanlar. Bir diğeri Göztepe tarafındaymış. Diğerlerini araştırıyoruz. Nişantaşı şubesinin hazırlıkta olanı dışında internet sitesi yok. Geçerken atıştırabileceğiniz, evinize veya konuk olduğunuz yere götürebileceğiniz çeşitli ekmek ve tatlı tuzlu ürünleri denemeye değer.

3 Aralık 2007 Pazartesi

Alaşara Restaurant - Adapazarı


Sapanca’ya gitmişken aklımızda kalmasın diyerek Adapazarı’nın Kayalar Memduhiye Köyündeki Alaşara Restaurant’ı arayıp bulduk. Aramamızın nedeni ana yollar üzerinde tabelasının bulunmaması. Yalnızca köyün girişindeki tali yolda bir tabelası var, onun dışında internet sitesi veya internetteki herhangi bir kaynakta da bu yönde bir bilgi olmadığı için, sorarak bulmak gerekiyor. Kabaca tarif edersek, D-100 karayolunda Adapazarı-Ankara yönünde giderken sağa (güney) dönülüyor. Sapağın adını hatırlamıyorum, telefonla restorana sorabilirsiniz. Sanıyorum Karapürçek yönü olmalı.

Burayı CNN Türk’te Mehmet Yaşin’in Lezzet Durakları ve Güven İslamoğlu’nun Her Yerde Bir Haber Var programında izleyerek not almıştık. Bu gibi notların yanında hep birer soru işareti de koyarım. Kendimiz görüp denemeden kesin yargıya varmıyor, kimseye önermiyoruz. Burası da bu soru işareti alışkanlığımızı haklı çıkaran yerlerden biri.

Güzel bir köyde Çerkez yemekleri yapan, bahçe içinde bir lokanta. Diktörtgen ahşap karkas bir yapı, geniş bir bahçe. Hava soğuk olduğu için içeride oturduk. Ortada döküm bir soba çevreyi ısıtıyor. Kahvaltı sonrası saatlerde birkaç masa ve bir garson. Servis fena sayılmaz. Ne kadar ünlenmiş olsa da burası bir köy. Hesap tutarı konusundaysa köy’den çok bir büyük şehri andırmıyor değil. İki kişi tadımlık menüye 40 YTL. ödedik. İstanbul’da adada balık ve içkiye bu kadar ödüyoruz zaten, Adapazarı’nın köyünde nasıl olur? Ün her şeye kadir! Sonuçta halden veya toptancıdan değil tarladan, bahçeden alınanlarla yapılmış yemekler. Kira yok veya yok denecek kadar az.

Neler yediğimizi orijinal isimleriyle sayamıyorum. Ortaya yöresel mutfaktan tadımlık bir şeyler ısmarladık. Kızarmış börek, barbunya pilakisi, Çerkez tavuğu, sahanda yumurta, acıkalı biftek, ısırganlı, erik-soğanlı mezeler, kızartılmış peynir, salatalık turşusu gibi şeyler. Çok aç olmadığımız için ana yemekleri deneyemedik. Alkol servisi yok.

Mutfağının yeterince hijyenik bir görüntü vermediğini söyleyebilirim. Servis yaptıkları seramik tabakların kenarları kırıklarla doluydu. Garip karşıladığım şeylerden biri de menü de fiyat ve yemeklerin tanımlarının bulunmaması, üstelik hesap ekstresinde de döküm yapılmaması. Bir kağıda 40 YTL. yazıp kutuyla önünüze koyuyorlar. Bize ters gelen garip bir anlayış. Orijinal isimleriyle sıralanan yemeklerin altına birer açıklamayla neler içerdiği yazılsa, daha iyi tanıtım yapılmış, bilmeyenlere daha çok benimsezilmiş olmaz mı? Bilgisayarımızla internete bağlanmak istediğimizde wi-fi olanağını fark ettik ancak giriş şifresi istediğimizde şifreyi unuttuklarını belirttiler, bu da ek olarak not edilmeli.

Sonuç olarak arayıp bulmamıza değecek bir işletme ve tadla karşılaşmadık. Ya bu mutfağın lezzetleri bize ilginç gelmedi ya da doğru biçimde temsil edilmiyor. Kahvaltısı da çok talep gören bir menü. Kahvaltı için geç vakitte gittiğimizden deneyemedik ama yan masalarda gördüğüm kadarıyla benim için etkili bir menü değil. Çok arzu ediyorsanız engel olmam ama gidin, arayın bulun yönünde hararetli bir önerim de olmaz.

Alaşara Restaurant
Kayalar Memduhiye Köyü - Adapazarı
0264 359 58 19
0535 970 50 66
alasararestaurant@hotmail.com
40 40 71N
30 28 18E

26 Kasım 2007 Pazartesi

Kafe Zanzibar - Caddebostan


Yazdan kalma bir kasım gününde Pazar öğleden sonra Zanzibar Caddebostan şubesine gittik. Başlangıçta yenilenen bir ahşap konak nedeniyle ümitli olduğumuz mekan, sonraları bahçesine taşındı. Bahçeye yapılmış eğreti limonluk, güneşli de olsa bir kış gününde ortam koşullarının yaratılması açısından bence pek uygun değil. Dışarıya da servis yapabilmek için açık bırakılan kapıdan sürekli soğuk bir rüzgar giriyor ve bu nedenle müşteriler mont ve kabanlarıyla oturuyorlar. Mekanın alanının yetersizliği yüzünden dip dibe yerleştirilmiş masalarda, yan masada konuşulanları dinlemek, tablada tüten sigaranın dumanını solumak durumundasınız. Dış cepheye konumlandırılmış vantilatörler gerçek anlamda bir havalandırma için yetersiz. İçerisi soğuk olduğu halde tavandaki elektrikli ısıtıcılar çalışmıyor, sürekli üfleyen klima da iklimlendirme için yetersiz. Küçük mekanda gazete sorduğunuzda “diğer masalarda” yanıtını almak da sıkıcı. İkişer üçer gazete bulundurulsa zarar büyüyecek, giderler artacak elbet. Buna karşın işletmeyi taçlandıran konuklar menü ve faturadaki yüksek rakamları ödemekte direniyorlar. Yalnızca kahve içtiğim için mutfağını denemedim ama şehrin en iyi mutfağı da olsa servis başarısı ve yaratılan diğer koşullarla bunu hak etmeli. Benim için Zanzibar Caddebostan perdesi ikinci denemesinden sonra kapanmıştır. Önceki ziyaretimde de bir hata edip konuklarımı daha önce denemediğim bir yerde ağırlama gafletine düşmüş ve rezil olmuştum. Bu durumda ne bir başka konuğumu ağırlamak ne de kendime eziyet etmek için bir kez daha kapısını çalmam.

25 Ekim 2007 Perşembe

Polonez Barbekü - Caddebostan/İstanbul

Polonez markası ile et ürünleri üreten işletmenin restoranlarından biri Bağdat Caddesi, Caddebostan’da. Geniş menüsü, servisi, fiyatları ile oldukça uygun bir yer. Alkol eşliğinde et ürünleri için ideal. Günün her saatinde ihtiyacınıza yanıt veren bir işletme. Servis ettiği ürünlerin aynı zamanda üreticisi olması ayrı bir güven unsuru. İki eksiği var: Gazete ve Kablosuz İnternet. Bağdat cad. 319/1 +90-216-3023101

21 Ekim 2007 Pazar

Kalpazankaya Restaurant - Burgazada/İstanbul

İstanbul’un içindesiniz… Ama İstanbul’un dışındasınız. Adalar, İstanbul’un bilinmeyen cennetleri. Her biri ayrı ayrı güzel ve halen pek çok kişi tarafından bilinmiyor, değerlendirilmiyor. Öncelikle eski mimari’nin en iyi korunmuş örnekleri bu adalarda. Ormanlar, yürüyüş yolları, faytonlar, piknik alanları, plajlar. Motorlu taşıt olmayan vahalardan.

Kalpazankaya bilindiği üzere Sait Faik’in Kalpazankaya’sı. Burgazada’nın güneyinde, adayı dolaşan yolun en sonda ulaştığı nokta. Kalpazankaya Restoran, çam ağaçları arasında, tahta masa ve sandalyelerle eskiyi yaşatan bir havada ancak yaz aylarında hizmet veriyor. Kış aylarında hafta sonları açık. Bizim gibi tekne ile gidenler için adalardaki seçeneklerin en önde geleni. Yanaşacak ve bağlanacak doğru dürüst bir iskelesi yok. Açığa yerleştirilmiş birkaç tonoz şamandırası’nı boş bulursanız hemen bağlanın. Varsa botunuzla karaya çıkın, yoksa telefon açın, korna çalın, el sallayın gelip sizi alsınlar tekneden.

Balık ve Et ürünleri, alkollü içecekler, mezeler, salatalar ve ara sıcaklar. Hepsi memnuniyet verici. Ortam ve manzara eşsiz. Özenli bir işletme, Sıcak kanlı yaklaşım ve servis.

Manzarasına İstanbul silueti dahil olamadığı için beton görmeden keyifli saatler geçirebilirsiniz. Ayrıca orman içine yerleştirilmiş salıncak ve hamaklar da sizi bekliyor. Fiyatlara da diyecek hiçbir şey yok.

Yemek öncesi veya sonrası mayolarınızı giyip suya atlayın, deniz banyonuzu unutmayın.

2009 Eylül Notu:

Arkadaşlarım hesap tutarlarının yüksekliğinden şikayetle “artık Kalpazankaya Restaurant’a gitmiyoruz” dediklerinde inanmamıştım. Özel tekneleriyle Burgazada’ya gidenler artık Kalpazankaya Restaurant’ı tercih etmiyorlarmış. Denedik biz de gördük.

3 kişi hafta içi öğlen saatinde mütevazi bir siparişe 150 lira hesap ödedik. Ahtapot salatası 15, kalamar tava 15, kişi başı kuver 2 lira, üstüne bir de % 10 garsoniye. Adada da olsa burası bir kır lokantası, Bağdat caddesi değil. Bağdat caddesindeki balıkçılarda bile bu fiyatlar yok.

Burgaz ada rıhtımında tekne ile sürekli ziyaret ettiğimiz diğer restoranlar artık bizi tanıyor ve özel tekneyle gelen müşterilerine sürekli indirim yapıyorlar. Kalpazankaya’da hesabı öderken rica ettiğimiz % 10 indirim kabul  edilmedi. Ricamızın gerekçesini zar zor dinleyip, umursamadılar bile.

Dedik ki; yüksek hesaplarla müşteriyi kaçırıyorsunuz. Biz tekne sahipleri birbirimize sık ve taze haber veririz, uygun fiyatlı yere pek çok tekne sahibi arkadaşımızı göndeririz. Bu gerekçeye itibar göstermediler.

15 lira fazla ciro yaptılar, bir dahaki sefer bizden yapacakları ciro olmayacak.

www.kalpazankaya.com

Sahil Sofrası - Eskihisar/Gebze


Eskihisar’ı yalnızca İzmit Körfezi’nin karşı kıyısına geçmek için arabalı vapur’a binilen bir iskele sananlardandım. Zaman içinde çevresini keşfetmeye başlayınca buraya adını veren Hisar’ı, Atabay Otel ve Marina’yı, ünlü ressam, İstanbul arkeoloji müzesi’nin kurucusu Osman Hamdi Bey’in evi’ni ve dahası Eskihisar kasabası’nı gördüm. Osman Hamdi Bey’in evi müze haline getirilmiş, 99 depreminde hasar görünce uzun süre kapalı kalmış, şimdi de Kocaeli Belediyesi’nin denetiminde. Nedense Cumartesi, Pazar ziyarete kapalı. Hafta içinde kim gider? Gezer? Bilemiyorum. Ben henüz girip gezemedim.

Eskihisar sahilinde birkaç balık restoranı var. Bu güne kadar bunlardan ikisini denedim. Biri Küçük Ev. Hoş bir ortamı var ama mezeleri beni tatmin etmedi. Onun için daha çok diğer restoranı sürekli ziyaret eder olduk. Adı Sahil Sofrası. Bir de Sahil Restoran var, onunla karıştırmayın. Belki o da iyidir ama Sahil Sofrası bugüne kadar bizi üzmedi.

Öncelikle fiyatları ekonomik diyebiliriz. Müşterisi İstanbul’dan olduğu için zamanla eski ucuzluğu kalmasa da yine makul sayılır. Servisi, meze ve salataları, ara sıcakları, balık ve tatlıları bulunduğu konuma göre hiç de fena değil. Hoş bir ortamı var.

Tanışmamış olsak da sahibi’nin sürekli mekanda olması bize ayrı bir güven veriyor. Hem kısa bir yolculuk yapmak, hem küçük bir sahil kasabasında zaman geçirmek için hiç de fena değil.

http://www.sahilsofrasi.com/

Küçükyalı Balıkçısı

İçkili-içkisiz onca yeni balık restoranı açılmış ve çoğu daha iyi hizmet veriyorken,

Bir zamanlar nedense oluşmuş popülerliği yüzünden herhangi bir yerde de yiyebileceğiniz balığı yemek için,

Yarım saat kuyruk beklemek,
Sizden öncekilerin kalktığı masanın pisliğine oturmak,
6 kişilik masada 9 kişi oturup, balığı ayıklarken yanındakine çarpmamak için yan dönmek,
Gürültülü bir ortamda biribirini duyamadan bağırıp durmak ve efendim? demek,
Temizliğinden emin olamadığınız bardak, tabak vd. ile yemek yemek,
Özensiz bir servis, berbat bir çay,
Çıktığınızda leş gibi balık kokmak, mantıklı ise Küçükyalı Balıkçısına (karayollarına çıkarken gima ve kızılayın yanındaki) gitmeye devam edin.

Ben iki kez gittim ve bir daha gitmem.

2 Ekim 2007 Salı

Borsa Lokantaları - Boğaziçi, Kandilli, Fenerbahçe

Borsa Lokantaları bence fiyat / memnuniyet dengesini en iyi oranda bulabileceğiniz yerlerden biri. Ucuz bir yer değil belki kimileri için ama ödediğiniz paranın karşılığını en yüksek oranda almanız garanti. Bir diğer deyişle aynı kalitede yemek yiyebileceğiniz diğer yerlere oranla ucuz.

Tanışmadım ama işletmeci Rasim Özkanca mütevazi ama değerli bir marka yaratmış. Menüsü çok çeşit yerine her zevke hitap eden ve insanın aklını karıştırmayan az sayıda geleneksel tatlar içeriyor. Son derece kendine özgü bir yapıda işletiliyor. Deneyimli servis ekibi her türlü konuğunuzu endişelenmeden ağırlayacağınız bir ortam sağlıyor. Mutlaka beyaz kumaş örtülü masalarda, kaliteli ve hijyenik bir yemek deneyimi garanti.

Boğaziçi Borsa, İstanbul Harbiye Lütfi Kırdar Kongre Merkezi içinde hoş bir mekanda, yaz aylarında önündeki terasta hizmet veriyor.

Fenerbahçe Borsa, bir süredir tadilatta, üstelik tadilat da bir süredir kesintiye uğramış durumda. Tadilat sonrası yine eski formunda hizmet vermesini diliyoruz. Burası Kandilli'den önce Anadolu yakasındaki en önemli seçenekti bizim için.

Kandilli Borsa ise restore edilerek kültür merkezi haline getirilen eski Kandilli Kız Lisesi'nde açıldı. Aynı zamanda buradaki bahçe daveti organizasyonlarını da yürütüyor. Kandilli Borsa belki de boğazın en güzel manzaralarından birine sahip.

Eminönü ve İstiklal Caddesi'ndeki şubeler daha çok günlük ihtiyaçlara yanıt veren tarzda işletilen farklı dükkanlar.

http://www.borsarestaurant.com

41°04'20"N 29°03'27"E

Alperenler Çay Bahçesi - Kandilli

İstanbul Boğazı'nın Kandilli sahilinde salaş bir çay bahçesi. Çay bahçesi olmasından öte karnınızı doyurabileceğiniz zengin bir menüsü var. Servis de fena değil. Arkanızdan gelen trafik gürültüsüne pek takılmazsanız gazetenizi alıp gidin. Kahvaltı için ideal. İki kişi iseniz bir adet kahvaltı tabağı söyleyin. Hatta bu kahvaltı tabağı üç-dört kişiyi bile idare edebilir. Yanına yine üç dört kişiye yetebilecek büyüklükte yumurta veya omlet çeşitlerini deneyebilirsiniz. Biz burayı denizci ve yelkenci olarak yelken yarışlarının olduğu günler özellikle tercih ediyoruz. Boğazda yarışan yelkenli tekneler çay bahçesi önündeki rıhtıma gelerek dönüş yapıyorlar ki izlemesine doyum olmuyor.

41°04'09"N 29°03'24"E

Mehtap Kafe - Emirgan

Emirgan'da çay içmek, zaman geçirmek, boğazı izlemek, kahvaltı etmek, karın doyurmak için ideal yerlerden biri. Eski bir işletme, aslında geleneksel bir muhallebici. Döner, pide çeşitleri, kahvaltılıklar, tavuk çorbaları, tavuklu pilav, yumurta ve omlet çeşitleri. Üzerinizde para bulundurun çünkü İstanbul'da kredi kartı geçmeyen ender işletmelerden biri. Artık yeni yerinde hizmet veriyor. Menüye ızgara ve kebap çeşitleri eklendi. Sabancı Müzesi ile Emirgan Korusu'na giden yolun arasında, yolun hemen başında.

İstanbul Boğazında Gezinti

Sırası geldikçe Beşiktaş'tan başlayarak Sarıyer'e kadar boğazda yürüyüş yapıyorum. Kimi zaman gidiş veya dönüşte belirli kısımları otobüsle katetmek gerekiyor. Son zamanlarda yeni bir seçenek keşfettim. İdo Şehir Hatları İşletmesi, kiraladığı dolmuş motorları ile boğaz seferleri yapıyor.

İstinye, Emirgan, Kandilli, Bebek, Arnavutköy ve Çengelköy rotasında zaman zaman değişen seferleri var. http://www.ido.com.tr/index.cfm?page=SubPage&kapsam=224&textid=1223&ln=TR sayfasından tarife bilgilerine erişebilirsiniz. Böylece iki nokta arasını daha zevkli biçimde katetmek veya yalnızca bu yolla bir boğaz turu yapmak mümkün. Boğazın belki en güzel yalılarını en yakından bu şekilde izleyebilirsiniz.

Bu yolu gidişte veya dönüşte kullanabileceğiniz gibi, hem gidiş hem de dönüş için kullanmakta mümkün. Uğradığı iskelelerde de ilgi çekici yerler var; kısaca birkaç noktayı önerebilirim.

Emirgan: Çay bahçelerini hepimiz biliyoruz. Mehtap Kafe adıyla aslında geleneksel muhallebici işletmesi pek çok yönden ihtiyaca cevap veriyor. Geniş ve ferah bahçesi de zaman geçirmek için ideal. Sakıp Sabancı Müzesi'de hemen onların bitişiğinde. Biraz daha ileride Emirgan Korusu ve içinde Büyükşehir Belediyesi işletmesi Beltur tarafından işletilen köşkler görmeye ve zaman geçirmeye değer.

İstinye: Boğazın en korunaklı limanlarından biri olduğu için pek çok tekne manzarayı süslüyor. Yeniköy'e doğru yürüdüğünüzde iskeleyi geçince yine bir çay bahçesi güzel boğaz manzarasıyla emrinizde. Biraz daha yürürseniz Yeniköy'de hoş lokanta ve kafeler sizi bekliyor.

Kandilli: İskele meydanında Suna Abla'nın alkollü içkisiz balık lokantasını muhakkak deneyin. Salatası enfes. Yokuşun yukarısında restore edilen eski Kandilli Kız Lisesi, şimdiki adıyla Sabancı Kültür Merkezi'nde Borsa Lokantası, kalitesi ve eşsiz manzarasıyla kaçırılmayacak bir seçenek. İskeleden kalkan motor Küçüksu yönünde biraz sonra Rahmi Koç'un yaşadığı Kont Ostrorog yalısının önünden geçiyor. Kiremit rengi boyalı yalılardan Küçüksu yönündeki. Bahçesindeki antik heykellerden anlayabilirsiniz.

Bebek: İskelenin arkasındaki kafe dışında, Divan, Starbucks, Gloria Jeans ve diğer balık lokantalarını deneyin. Parkta yürüyüş yapabilirsiniz.

Arnavutköy: Büyükşehir Belediyesi'nin Beltur işletmesinin kafe ve lokantası dışında pek çok balık lokantası, kafe ve diğer lokantaları deneyebilirsiniz.

Kanlıca: İskele meydanında lokantalar ve meşhur çay bahçesi.

Küçüksu: Büyükşehir Belediyesi'nin ücretsiz plajı, küçüksu kasrı, öğretmenevi ve göksu deresi kıyısındaki çay bahçeleri.

Beyaz Fırın - Kadıköy, Çiftehavuzlar, Erenköy, Suadiye

Kadıköy Çarşısı'nın vazgeçilmezi. Kilise meydanındaki Beyaz Fırın'ın 40 yıldır müşterisiyim. Kıymalı poğaça ve ayran menüsü hiç değişmez atıştırmalığımdır. Her zaman açlığınızı bastırır, midenizi yakmaz.

Beyaz Fırın Stoyanof ailesinin 1841 yılında başlayan öyküsü aslında. Bugün de aile müşterileriyle dost olmayı ve kalmayı ön planda tutarak işlerinin başındalar. Erenköy'deki şubeye hemen her uğrayışımda onlardan biriyle karşılaşıp sohbet etmek veya en azından selamlaşmak bana yetiyor.

Çiftehavuzlar şubesini pek bilmem ama Erenköy şubesi, Bağdat Caddesi ve Sahil Yolu arasında pek kullanışlı bir noktada. Beymen Club yanından sahile inerken dört yol ağzında. Yaz kış, bahçesinde veya salonunda gazete okumak ve çay içmek için ideal. Arkadaşlarla buluşmak ve sohbet etmek için de öyle. Geleneksel fırın mamullerinin yanında pek çok sandviç çeşidi, tatlılar, kahveler, dondurmalar emrinizde.

Hiç şüphesiz tüm şubeler temizlik ve hijyende son derece titiz. İşletmeciler her zaman işinin başında ve müşteriyle hoş sohbet. Suadiye şubesi daha sahile yakın ve bahçesi yaz aylarında oldukça keyifli.

www.beyazfirin.com

Melita Kafe - Fenerbahçe

Fenerbahçe burnuna varmadan sağdaki marina manzarasına karşı kaldırım üzerine yerleştirilmiş koltuk ve masalardan oluşan kafelerden Belvü Restaurant tarafından birincisi. Aynı sırada benzer kafeler de var. Nedense daha çok burayı tercih ederim. Fiyatları pek ucuz sayılmaz ama servisi ve servis ettiği şeyler fena değildir. 24 saat 365 gün açıktır. Nargile servisi de yapar. Anadolu yakasının en kolay ve rahat noktalarından biri.

Kafe Kemal - Moda

kafe kemalKadıköy'ün en güzel gezinti noktalarından birinde küçük, kendi halinde, kaliteli bir çay bahçesi. Diğer alternatifi olan büyük çay bahçesine oranla daha kaliteli, ancak sıkışık koltuk ve masalar yüzünden biraz kalabalık ve basık gelebilir. Yaz kış açık. Hava durumuna göre elektrik sobaları, şeffaf filmle kaplanmış oturma grupları ve elektrikli pervanelerle durum idare ediliyor.

Servis görevlileri adisyon kullanmaz ama her masanın hesabını hafızalarında eksiksiz tutarlar. Fiyatları makuldür. Çayı enfestir. Çayın yanında limon dilimi isteyenleri mutlu eder. İşletmecisi her daim işin başındadır. Kafe ve yakın çevresini kendi arzusuyla temiz, bakımlı tutar.

40°58'48"N 29°01'16"E

Boğaziçi Bebek Kafe

Bebek vapur iskelesinin arkasında. Yağışsız ve soğuk olmayan günlerde boğazın en güzel çay bahçelerinden biri. Trafik gürültüsünden uzak, beyaz yağlı boyalı ahşap vapur iskelesi ve tonozdaki teknelerin ayrı bir estetik kazandırdığı manzaraya hakim. Zamanında Turing Kurumu tarafından işletilirken şimdi özel bir işletme haline geldi. Hoş bir menü, orta kalite bir servis. Bebek gibi bir yerde, alternatifi olmayan bir manzara sunduğu için fiyatlar pek ucuz değil.

Bir kaç kuruştan kaçındığı için gazete bulundurmamayı kar sayan işletmelerden biri. Gazetenizi alıp gidin.

41°04'35"N 29°02'39"E

Küçük Oteller Kitabı ve Sitesi, Butik Oteller Kitabı

İlk çıktığında Türkiye'nin En Güzel Küçük Otelleri adıyla yayımlanmıştı. Şimdi neden Küçük Oteller Kitabı oldu? Çünkü ilk çıktığındaki amatör yayın yerini profesyonel yayına bıraktı. Zaten yayımlayan Nişanyan ailesi de profesyonel turizm rehberi ve işletmecisi.

Sonuç olarak kitabın ülkedeki küçük otellere rehber olma özelliği kalktı. Kitaba girmek isteyen küçük otel işletmecileri yayımcıya bedel ödemek zorundalar. İnternet sitesine girmek için de yine ayrı bir bedel sözkonusu. Hal böyle olunca bu bedeli ödemek istemeyenler bu rehberde yer alamıyor.

2007 yılında kitapçı raflarında Butik Oteller adıyla alternatif bir yayın daha gördüm. O da benzer yöntemle yayımlanan ticari bir yayın. Her ikisine de göz atılması gerekiyor. Birinde olan işletme diğerinde olmayabiliyor. Aynı zamanda her ikisinin de internet sitesini sürekli izlemek gerekli. Bilindiği gibi internet sitesinde güncellemeler daha sık ve çabuk yapılıyor.

Bu tip yayınlara para ödemek, hele her yıl yenisini almak bana göre değil. Olması gerektiğinden çok daha yüksek fiyatla satıldıklarına inanıyorum. Kitapçılara girdiğinizde, -ki artık güzel birer koltuk veya masa isteyenlerin emrinde- raftan aldığınız rehbere, oturup bir göz gezdirin. İnternet sitesi adreslerini kaydedin ve ziyaret edin. Artık hemen her tesisin kendi internet sitesi var. Rehber sitelerdeki linklerine tıklayarak doğrudan işletmenin sitesine erişebilirsiniz.

Tahminime göre Nişanyan ailesi internet sitelerini de gelir getirir haline dönüştürmek için siteleri üzerinden rezervasyon, mesajlaşma ve işletmenin sitesine erişim olanakları tanımışlar. Herhalde her birine tıkladığınızda işletmenin hanesine minik bir borç kaydı atılıyordur. Veya en azından bunu siteye üye kaydı için bir rating verisi haline dönüştürüyorlardır. Tabii en doğal hakları.


Küçük Oteller Kitabı: http://www.nisanyan.net/

Butik Oteller Kitabı: http://www.butikoteller.com.tr/

1 Ekim 2007 Pazartesi

Çiya Sofrası - Çiya Kebap


İstanbul, Kadıköy Çarşısı’ndaki bu mekanı yıllardır izlerim. Zaman zaman kapısından girip bir şeyler yemişimdir. Yemeklerin tümü en iyi biçimde hazırlanmış ve lezzetli. Kesinlikle bilinmesi, gidilmesi ve tekrar gidilmesi gereken bir yer. Başka yerde de şubesi yok ve olmayacak görünüyor.

Ama her seferinde bir daha gitmek konusunda net olamadım kendi kendime. Mekanın sahibi ve işletmecisi Musa Dağdeviren bu işi amatör ruhla yapan, araştırmacı, denemeci, hoş bir insan. Dünya çapında üne kavuştu. Düzenli yayınlanıp dağıtılan bir dergisi bile var. Otantik, yöresel, deneysel, lezzetli, başarılı bir işletme. Aynı sokakta üç mekanda servis veriyor. İkisi “mutfak”, biri de “kebap” adıyla.

Kebap bölümüne tuvaleti dışında pek diyeceğim yok. Bu tip işletmelerde gördüğüm belki de en küçük tuvalet. Bir konserve kutusuna girip çıkmak gibi bir şey. Temiz ancak o kadar küçük hacimde istem dışı bir yerlere değmemek olanaksız. Üstelik üç katlı mekanda bir tuvaleti bu kadar küçük tasarlamak da hoş değil. Buna karşılık masaya oturduğunuzda elinize verilen menü de ne yiyebileceğinizi, bunların nelerden yapıldığını görüp karar verebiliyorsunuz. Menüde dikkat edilecek tek şey mevsimi olmadığı halde fiyatlandırılmış türler. Örneğin malta eriğinden (yenidünya) yapılan kebap yılda belki bir iki ay servis edilebilecekken her zaman fiyatlandırılmış olarak sizi yanıltabilir.

“Mutfak” adıyla hizmet veren diğer iki mekan iyi hoş da beni bir türlü mutlu edemiyor. Neden? Dediğim gibi bu yerler, mutfağında orijinal, otantik, yöresel ve deneysel yemekler yapılan yerler. Adını duymadığımız otlar, türler, ürünler. Lokanta işletiyorsunuz, yaptınız, ettiniz, başardınız, oraya dizdiniz. Dizmek yetmiyor. Sunmak gerek. Lokantaya giriyorsunuz, karnınız aç, meraklısınız, içeri daldınız; bakacaksınız, anlamaya çalışacaksınız, soracaksınız; tencerelerin başındaki kişi sayacak, şu şudur, bu budur. Şu neden yapılmıştır? Şundan, bundan, ondan. Vitrinde tatlılar sıralanmış. Meyvalardan yapılmışlar. Bilmem, tanımam! Bilirim de benim bildiğim gibi görünmüyor! Nedir? Bir sır! Bir değil, çok sır!

Dünyada binlerce lokantası olan gıda zincirlerinin mekanına giriyorsunuz. Konuşmak yok, sormak yok! Her şey yazılı, görsel, net. Hamburger köftesi’nin gramını büyük bir ışıklı tabelayla tanıtıyor: 72 gr. 2 gr. Önemli mi? değil belki ama yazmış. Peki Çiya sofrası bunu yapamaz mı? Bilemiyorum? Umarım bir gün yapar, biz de bu gibi yerlerden daha sık keyif alırız. Kadayıf, 5 YTL, kadayıf, ceviz, yağ, şeker vs. Ak Çorba, 5 YTL. yoğurt, pirinç, baharat, sade yağ, semizotu. Bu bilgiler internet sitesinde var. Birer küçük etiket. İşi çözecek. Önünden geçerken bakın, her zaman tencerelere bakıp soran bir kaç kişi, her yemeği tek tek, uzun uzun anlatan servis görevlileri. Bitmek tükenmek bilmez bir ritüel.

Bu işletmelerin servisinde de nedense bir eksiklik hissederim. Daha doğrusu bu sektörde hizmet veren iki tür personel gözlemlerim. Biri geleneksel olarak yıllardır bu işi yapan, orta yaşlı profesyoneller, bir de daha genç, kentte doğup büyümüş, daha amatör bir ruhla çalışanlar. Çiya işletmelerinde bu ilk tipten bir ekip var. Belki bundandır.

http://www.ciya.com.tr/

21 Eylül 2007 Cuma

Tarihi Subaşı Lokantası - Nuruosmaniye/İstanbul

Çeşitli rehberlerde ve “en iyi on” gibi anketlerde birinci sırada olmasına aldanmayın. Son derece sıradan bir sulu yemek lokantası. Eskiden “bol kepçe” denirdi. Ama bu öyle de değil. Minyatür tabaklarda yapılıyor servis. İstanbul’un hemen her semtinde en az bir tane çok daha iyisini bulabilirsiniz. Yemekleri seçerken bile pek hijyen bir yer olmadığı belli ki mutfağı nasıldır acaba?

Bir şekilde meşhur olmuş. Yeri oldukça merkezi ve geçmişi uzun bir yer, ondandır herhal. Basınımızda yer alan anketçi zatlar da (gurme demiyorum) başka yer bilemediklerinden olacak burayı birinci sıraya oturtuvermişler. Alt sıralardaki işletmelerden utanmaları lazım bu zevatın. Yalnızca harika bir yoğurt servis ediyor ki Silivri’den geliyormuş. Belki birkaç şeyi daha öyledir ama onlar için tekrar gitmeye değmez.

Çarşı Kapı Nuru Osmaniye Cad. No: 48/2 Nuruosmaniye. . http://www.tarihisubasi.com/

Antebi - Acıbadem ve Caddebostan/Kadıköy

Gizli cennet. Yavaş yavaş tanınmaya başladı. İstanbul, Kadıköy, AcıbademCaddesi'nde. Alkolsüz kebapçı. Daha önce başarısız birkaç dürümcüdenemesinden sonra mekan bugünkü adıyla yeni işletmecisi tarafındanişletilmeye başlandı.

Son derece temiz ve başarılı işletiliyor. Gerçekten leziz kebaplar,personeli tarafından en samimi biçimde servis ediliyor. Yöresini en iyibiçimde temsil ediyor. Hürriyet'in en iyi on listesinde Develi ve Kaşıbeyazile birlikte listelenmiş. Kahraman Bakkal, Süpermarkete Karşı.

Caddebostan Pizza Hut'un arkasındaki sokakta içkili bir diğer mekan ileortaklık başlattı. Denemedim ama orası da aynı düzendedir inancındayım.Rıfatbey Sok. No:4

Çanak Kebap ve Katmer - Acıbadem/Kadıköy

İstanbul, Kadıköy, Acıbadem Caddesi'nde bir vaha. No: 115. Yöre mutfağını eniyi biçimde temsil ediyor. Alkol servisi yok. Kebap dışında yörenin türlü tencere yemeklerini tanımak, tatmak isterseniz kaçırmayın. Mevsiminde meyva ve mantarla yapılan kebap ve yemekleri de öğrenip deneyin. Adındaki "katmer"i de en iyi biçimde hazırlayıp sunuyor. http://www.canakkebap.com/index.htm

28 Ağustos 2007 Salı

Nerede Yiyelim?

Yazılı ve görsel basın'a internet de eklenince bir bilgi bolluğudur gidiyor. Gazete ve dergi sayfalarında çoğu parayla yapılmış haberler var. Son günlerde bir kaçını denerken, ne kötü yerlerin sayfalarda ne cici yer aldığını gördüm. Bir daha asla gitmeyeceğim yerleri "en iyi" başlığının altına yerleştirebiliyorlar. Bir zamanlar bunun bir gerekçesi vardı. Jüri olarak belirlenen kişilerin "öznel" değerlendirmelerine topu atıp hallediyorlardı. Artık buna da gerek duymuyorlar. Nedense? En iyilerin çoğu İstanbul'da! Koca ülkede başka ev yemeği yapan yer yok, başka pastane yok! İnternet sağolsun bizi bu basının garipliklerinden koruyacak. Pek çok kişi internetin nimetlerinden yararlanarak, yorumlarını diğerleriyle paylaşıyor. Ben de kendimce bir şeyler paylaşmak için bu derlemeyi oluşturmayı düşündüm.

Butik Otel Nedir?

Bir şey tutulmaya başlayınca herkesin diline düşüyor. Butik Otel lafını bir duyduk, her yer Butik lafını kullanmaya başladı. Asla "butik" olamayacak işletmeler, tabelalarına bol keseden "butik" yazıp duruyorlar.

Bana göre butik otel:



  • Oda sayısı 10-15'i geçmemeli. 10'un altında ise daha da iyi!
  • Sahibi tarafından işletilmeli. Ücret karşılığında çalışanlar tarafından yönetilmemeli. İşleten kişiye her an ulaşılabilmeli. Oturup sohbet edilmeli, yemeli, içmeli. "Farklı" olmalı. Bir dostun, arkadaşın evine gidilmiş, konuk olunmuş hissi verebilmeli.
  • Özgün olmalı. Başka yerde bir örneği, bir başka yerin taklidi olmamalı.
  • Ayrıldığınızda, aklınız "orada" kalmalı.
  • Temiz, hijyen kurallarına uygun olmalı.
  • Merak uyandırmalı. Sahibi ve işleteni yukarıdaki özelliklere sahip bir yer aynı zamanda merak edilecek pek çok şey içeriyor demektir.
  • Butik Otel'de çiğ beyaz ışık veren floresan veya tasarruf ampulleri kullanılmaz. Onlar yerine yumuşak göz yormayan ışık veren ampuller veya tercihan mum ve fenerler kullanılırlar.

Rengigül Konukevi - Bozcaada


Bir eşi olmayan pansiyon. Almanya'da yaşamış kültürlü bir hanımefendi ucuz zamanında Bozcaada'dan edindiği evi pansiyon olarak dekore etmiş. Ama ne dekor? Çoğu yurtdışından edinilmiş ikinci el ve antika eşya ile her oda ayrı tipte döşenmiş. Salon ve mutfak da öyle. Çiçek ve yemek kültürü de son derece keyifli hanımefendi size çok farklı bir konaklama vaad ediyor. http://www.rengigul.net/

Kanara Otel - Assos


Assos (Behramkale) ile Küçükkuyu arasında geniş alanda az sayıda odayla bizzat sahiplerinin hizmet verdiği güzel bir tesis. İlk açıldığında 10 odalıydı, keyfimize diyecek yoktu. Şimdi oda sayısı iki katını geçmiş, belki de üç katı. Eski rahatlığı var mıdır? bilmem. Çevresi oldukça bakir, rahatsız edici başka bir öge yok. Almanya'da lokanta işletmiş bey ile yörede yargı görevi yapmış emekli hanımı sizi bizzat samimiyetle karşılıyorlar. Görmüş, geçirmiş, düzeyli insanlar. Plajı taş ve kayalı deniziyle sizi tam olarak mutlu etmeyebilir ama işletmeden mutlu kalmanız büyük ihtimal. Bir de fiyatlar yükselmiş. Çok kez konakladık, yine konaklamak isteriz. http://www.hotelkanara.com/

Çetmihan

Butik otel furyasının ilklerinden. Klasik büyük şehri terkeden finans çalışanı hikayesi. Tesis güzel, düşünce güzel, galiba işletende bir farklılık var. Bir daha gitmem. Gidene engel olmam. Ama çok daha iyileri var.

Albena Otel - Assos, Kadırga Koyu


Bu oteli otel yapan sahibi ve işletmecisi İhsan Bey. İkisini biribirinden ayrı düşünemiyorum. Belki butik otel tanımı için oda sayısı biraz fazla ama İhsan Bey'in her an işin başında ve konuklarıyla bire bir ilgileniyor olması burayı bence butik hale getiriyor. Her yönüyle ölçülü düşünülmüş, tasarlanmış, gerçekleştirilmiş ve işletiliyor. Türkiye'nin en güzel plajlarından birinde, isteyene büyük havuzu ile kaliteli yemekleriyle, ama hepsinin başında İhsan Bey'in kendisiyle tatilini mutlu tamamlama garantisi veren bir yer. http://www.albenahotel.com/

Büyükada Aya Yorgi Tepesi’ndeki Kır Gazinosu (Yücetepe)


Buraya varmak bir dert, servis alabilmek ayrı bir dert. Büyükada’ya vardıktan sonra yürüyerek, bisiklet veya fayton’la yolu yarılıyorsunuz. Sonrasında eşek kiralamaz iseniz yürümeniz gerekiyor. 1 km. patika yol ile biraz yükseklere tırmanacaksınız. Senede iki gün her dinden insanlar bir dindeki inanışı benimseyip adaklar adamak için bu yolu katediyorlar. Bunun dışında eşsiz bir manzara ve doğa için buraya tırmanabileceğiniz gibi, tırmanmışken bir şeyler yiyip içmeniz de mümkün. Üstelik bunu oldukça mütevazi bir kır lokantasında yapabilirsiniz. Yücetepe ismiyle servis veren kır lokantası şimdilerde masaya servis yapıyor. Yoğun zamanlarda uzun zaman garsonu beklemelisiniz. Menüyü iyi çalışıp siparişinizi bir kerede verin. Tekrarı ve eklemesi zor. En önemlisi kendi yaptıkları şaraplar. Ayrıca ızgaralar, zeytinyağlılar ve kızartmalarla hoş bir deneyim sizi bekliyor. Bence tırmanmaya değer. www.yucetepe.com

Bursa'da İskender Kebabı Nerede Yiyelim?


İskender Kebap deyince aklıma Bursa Heykel Atatürk Caddesi’ndeki Kebapçı İskender dükkanı gelir. Orijinal dekoru, orijinal kebabı ile işi budur. Yoğun saatlerde dışarıda masa kuyruğu beklemek ayrı bir zevktir. Ünlü Cadde’deki diğer meşhur kebapçıyı sevmem. Bir de Garaj semtinde Şirin Sokak’ta Uludağ Kebapçısı ismiyle ikinci bir tercihim vardır. Küçük ve mütevazi bir yerdir ama kebap orijinaldir. Yine Bursa-Mudanya yolunda Köy ismiyle eski bir benzin istasyonunda faaliyet gösteren başlı başına orijinal bir eğlence tesisi var. Esas olarak geçmişte kalmış bir köy dekorunu eksiksiz gerçekleştirmiş tesiste eski emaye tabaklarla yapılan ızgara et servisini unutamam. İşte bu tesiste faaliyet gösteren eskisine uygun inşa edilmiş dükkanda da İskender yerim. Bir eşi Gemlik-Orhangazi arasındaki bir dinlenme tesisinde de faal.
Kebapçı İskender .................40°10'59"N29°35'55"E
Garaj yakınındaki .................40°11'41"N29°03'41"E
Mudanya Yolundaki Köy......40°18'17"N28°56'20"E

Pideli Köfte'yi Bilirmisiniz? Bursa Çiçek Köfte


Her yerde İskender Kebap bulabilirsiniz. Bursa'nın bir de Pideli Köfte'si var. İstanbul'da Cevahir İş Merkezi ve Beşiktaş Çarşısı'nın Barbaros Bulvarı girişinde. Beşiktaş, Hasfırın cd. No:2, Bir de Profilo alışveriş merkezinde. Ancak Cevahir'deki şubesi pideyi ısıtmadan kebap yapınca bir şeye benzememişti. Sizin için önemliyse pideyi ızgarada gevretmelerini söyleyin.

27 Ağustos 2007 Pazartesi

Poyrazköy Sahil Restaurant

26 ağustos günü arkadaşlarımız bizi Poyrazköy'de balık yemeye davet etti. Kadıköy'den 40 km. çoğunluğu otoban yol ile ulaşılıyor. Boğaz'ın Karadenize açıldığı noktada bir köy, küçük bir koy, mendirek, tekne barınağı vs. Balık Lokantaları'da var. Birine girdik: Sahil Restaurant. Duvarda bir gazeteye konu olduğunu çerçeve içindeki küpür ile belgelemiş. Ülkemizdeki gazeteciliğin hali malum. Diğer herşey gibi göstermelik.

Poyrazköy Sahil Restaurant ortanın altında bir yer. Sıradan mezeler, ara sıcaklar, balıklar ve etler, meyveler, tatlılar. İlgisiz, özensiz bir servis. Nasıl iş yapar böyle yerler bilmem. Malum gazetecilerimiz varken geçene tokat atma yöntemiyle herhalde.